Bariatrik cerrahi şiddetli obezite için en etkili tedavi olarak kabul edilir. Yapılan araştırmalarda yeterli kilo kaybı, kiloların % 50 sinden fazlasını kaybetmek olarak tanımlanmıştır.
Yeme davranışlarına ek olarak hormonsal değişimler de operasyon sonrasında kilo alımına sebep olabildiği gözlemlenmiştir. Ancak, uyumsuz yeme davranışının bir çeşidi olan “atıştırma” bariatrik cerrahi hastalarında operasyon sonrasında kilo alma riskini arttırabilir ve tedavi sürecini olumsuz yönde etkileyebilir. Operasyon sonrasında kilo alma, ameliyat sonrasında gelinen en düşük kilodan sonra kilo almak ya da %10 %15 oranında geri kilo almak şeklinde tanımlanmaktadır.
Ameliyat sorasında kilo artışında atıştırma davranışının en önemli etkenlerden biri olduğu saptanmıştır. Yapılan araştırmalarda atıştırma; yeme üzerindeki kontrol kaybına bağlı olarak en az 6 ay haftada 2 gün boyunca az miktarda gıdanın planlanmadan, sürekli ve tekrarlayan şekilde alınması olarak ele alınmıştır.
Araştırmalar sonucunda, atıştırma alışkanlığının ameliyat sonrasında geçirilen süre uzadıkça arttığı gözlemlenmiştir.
Yeme kontrol kaybı gibi başka yeme alışkanlıklarının da atıştırma davranışını arttırdığı gözlemlenmiştir.
Aynı zamanda atıştırma davranışı ve kilo alımıyla psikopatolojik bozukluklar arasında önemli bir korelasyon olduğu belirlenmiştir.
Tekrarlayan, düzensiz yeme davranışının açlık ya da tokluk hisleriyle alakalı olmadığı, düşük yaşam kalitesi ve kötü sonuçları ile ilişkilendirilmiştir.
Aşırı yeme ve kontrol kaybı gibi yeme düzenlerinin kilo alımını arttırdığı gözlemlenmiştir. Aynı zamanda atıştırma davranışı bu gibi durumlar için de önemli bir risk faktörüdür. Bariatrik cerrahi sonrasında midede olan değişimler sebebi ile uygulanan diyetler yeme düzenini değiştiren diyetlerdir.
Aslında ameliyat sonrası hastaları destekleme kılavuzları da, yavaş yemeyi, yemeği iyi çiğnemeyi ve yeme sıklığını arttırmayı tavsiye eder. Açlık ve tokluk hissinin farkında olarak bu sık yemek atıştırma davranışından ayırmak gerekir. Ancak bazı hastalar zamanla bu yeme zevk alarak yeme düzenini atıştırma davranışı ile değiştirme ve yeme miktarı midelerinin kapasitelerinden çok fazla olacak şekilde yemek yeme eğiliminde olabiliyorlar.
Hollanda Yoğun Bakım Derneği başkanı Diederik Gommers, katıldığı televizyon programında yoğun bakımdaki korona hastalarının yaklaşık %80’inin fazla kilolu olduğunu belirterek obezite ve korona arasında bir bağlantı var gibi görünüyor açıklamalarında bulundu. Gommers, bu durum tam olarak bağlantıyı doğrulamasa da Çin’deki hastaların yüksek tansiyon ve şeker hastalığına sahip olduklarının öğrenildiğini belirterek bu semptomlar da aşırı kilolu olmanın bir parçası olduğunu, fazla kilolu olmanın akciğerlerdeki yükü arttırarak nefes alımlarını zorlaştırdığına dikkat çekti. Bunun da obez insanları covid-19 virüsüne karşı daha savunmasız hale getireceğini söyledi. Diğer bir uzman Groningen Üniversitesi eğitim hastanesinden Peter Van der Voort, da benzer noktalara dikkat çekerek bir koğuştaki hastaların neredeyse tamamının aşırı kilolu olduğunu, nedeni tam bilinmese de bağlantının çok dikkat çekici olduğunu belirtti.
Fransız epidemiyolog Profesör Jean-François Delfraissy, Hükümete salgın konusunda tavsiyede bulunarak Fransa’nın 67 milyon vatandaşının 17 milyon kadarının yaş, önceden var olan hastalık veya obezite nedeniyle ciddi şekilde koronavirüs riski altında olduğunu söyledi. “Bu virüs korkunç, gençleri, özellikle de obez gençleri vurabilir. Aşırı kilolu olanların gerçekten dikkatli olmaları gerekir. Bu yüzden, obezite sorununun yüksek olduğu bilinen ve obezite nedeniyle muhtemelen en fazla sorun yaşayacak olan Amerika’daki dostlarımız için endişeliyiz.”açıklamalarında bulundu.
Hastaların Covid-19 nedeniyle hastaneye yatışında risk gruplarının anlaşılması, hastalığın nasıl tetikleneceği ve tıbbi ihtiyaçların nasıl tahmin edileceği gibi pek çok açıdan öneme sahiptir. Bu nedenle ABD’de COVID-19 enfeksiyonu üzerinde en büyük çalışmalardan biri yapıldı. Petrilli ve arkadaşlarının 1 Mart ve 2 Nisan tarihleri arasında NYU Langone Sağlık merkezindeki, COVID-19 pozitif çıkan 4.103 hastanın kayıtlarını incelediği çalışmada, bireylerin hastaneye yatış nedenleri incelendiğinde, obezite faktörünün yaştan sonra, COVID-19’lular için en büyük risk faktörü olduğu belirlendi.
Çalışmada yer alan Covid-19’lu hastaların hastaneye yatış nedenlerini ve oranlarını özetleyen ‘’karar ağacı’’na göre en önemli özellikler: 65 yaş üzeri olmak ve obezite. Karar ağacında yaş, ağacın üstünde ilk belirleyici faktördür ve bunu obezite izlemektedir. Bu nedenle, obezite en önemli “kronik” faktör olarak belirtilmiştir.
Amerika’da 12 hastanenin kayıtlarına göre Covid-19 nedeniyle hastaneye yatırılan 5700 hasta üzerinde yapılan bir diğer çalışmada, hastalarda en sık görülen komorbiditelerin sırasıyla hipertansiyon (%56), obezite(%41.7), diyabet(%33.8) olduğu görülmüştür.
Fransa’da yapılan bir çalışmada, SARS- CoV-2 nedeniyle yoğun bakıma alınan 124 hastanın VKİ’leri ile invaziv mekanik ventilasyon (IMV) gereksinimi arasındaki ilişki incelendi. Hastaların %47.6’ sını obez (BMI>30), %28.2’sini ileri derecede obez (BMI>35) hastalar oluştururken, toplamda 85 hasta (%68.6) IMV’ ye ihtiyaç duymuştur. IMV gerektiren hastaların oranı yaş, diyabet, hipertansiyondan bağımsız olarak erkeklerde ve yüksek VKİ’ye sahip hastalarda anlamlı derecede ilişkili olduğu bulunmuştur. Çalışmanın sonucuna göre, artan VKİ oranı ile hastalığın şiddeti artıyor. VKİ> 35 olan obez hastalarda, invaziv mekanik ventilasyon riski BMI <25 olan hastalara göre 7 kat daha fazladır. Özellikle hafif enflamasyon halinde olan elma tipi obeziteye sahip bireylerde, bu durum bağışıklık sisteminin virüse cevabını etkiler ve akciğerler üzerindeki basıncı artırır bronşları etkileyerek nefes alıp verme güçlüğü oluşturur.
İnsan anjiyotensin dönüştürücü enzimi 2 (ACE-2), ciddi akut solunum sendromu olan koronavirüs 2’ye (SARS-CoV-2) oldukça yüksek ilişkiye sahiptir. ACE-2’nin virüsün konakçı hücrelere girişi için reseptör olduğuna inanılmaktadır. ACE-2’nin yağ dokuda akciğer dokusundan daha yüksek olduğu ve yağ dokusunun SARS-CoV-2’ye karşı da savunmasız olabileceği gösterilmiştir. Obez bireylerde ACE2 ifade eden hücrelerin sayısını artırmak için daha fazla yağ dokuları vardır. Obezitenin, SARS-CoV-2 için daha fazla koruyucu önlem gerektiren risk fakörü olduğu belirtilmiştir.
Sosyal Medyada Paylaş:
Bunlar da İlginizi Çekebilir
Safra kesesi, safrayı depolamakla görevli bir organdır. Karaciğer günde yaklaşık 1 litre safra üretmektedir. Safra bağırsaklara doğru giderken safra kesesi üzer…
Devamını OkuArtan kanıtlar, obezite hastalarının orantısız bir şekilde şiddetli SARS-CoV-2 enfeksiyonu ile etkilendiğini ve bunun sonucunda daha yüksek ölüm oranı yaşayabil…
Devamını Oku