<p>Hastalarımızın en büyük korkusu şişmanlık cerrahisinden ölüm korkusuyla ortaya çıkıyor. Çünkü gazete medya haberleri çok etkileyici olabiliyor. Bugün ülkemizde maalesef bir şekilde şişmanlık cerrahisinde çok hızlı bir ivme var. Cerrahi merkezler özellikle tüp mide dediğimiz mide küçültme ameliyatlarının çok aşırı yaygınlaşması nedeniyle biraz da kontrolsüz yaygınlaşması nedeniyle tecrübe eksikliği az olan merkezler ve cerrahlarda kaçak ve kaçak olasılığının yanı sıra, kaçakların tedavi edilememesine bağlı sorunlar gözükebiliyor. Yirmi beş yıllık meslek yaşantımda açıkçası obezite cerrahisi benim en güvenli olduğum, en sevdiğim alanlardan birisi. Hiç ölüm olayım olmadı. Tüm serim içerisinde de sadece bir kaçak vakası var. Onu da sorunsuz olarak tedavi ettim. Peki insanlar niçin korkuyor? Niçin ölüm korkusu ve kaçak korkusu bu kadar yaygın? Kabaca bir örnek vermek gerekirse Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Amerikan Bariatrik Cerrahi Derneği'nin yaptığı çalışmaya göre bu ameliyatlardan ölüm oranı binde bir. Yani kesesi ameliyatı kadar. Örneğin bir kalp ameliyatında ölüm oranı ise yüzde iki. Yani yüz kişiden iki ölü kişi ölüyor. Ama hiç kimse koroner bypass ameliyatına girerken ya işte hastamız ölüm olayı ne kadardır diye sorgulamıyor veya ölümü sorgulamıyor. Hemen bir örnek vereyim. Şişmanlık ameliyatı olan insanlarda kalp nedeniyle ölümler yüzde altmış oranında azalıyor. Yine elimde raporlar var. Hemen size buradan bilgiler vereyim. Şeker hastalığına ölüm oranları yüzde doksan oranında azalıyor. Bu Amerikan raporları. Kalp hastalıkları yanı sıra kansere bağlı ölümler yüzde altmış oranında azalıyor. Yani bu cerrahi ölüm oranı son derece düşük olduğu gibi diğer hastalıklarda da ölüm oranını düşürüyor. Bu çok önemli. Bu konuda çok sayıda çalışma var. En önemlisi de İsveç çalışması. İsveç'te yapılan bilimsel çalışmada ameliyat olanlarla olmayanlar karşılaştırıldığında ameliyat olanların on yıl daha fazla yaşadığı ortaya konmuş. Elbette ki bu verilere rağmen ortaya çıkan bir gerçek de yok değil. Hastaların doktor seçimine dikkat etmesi gerekiyor. Merkez seçimine dikkat etmesi gerekiyor. Orada da sorulacak olan soruları bizim kazandığımız Center Excel kriterlerinde aranmak gerekiyor. O da nedir? Bir, bu cerrah bu işi kaç yıldır yapıyor? Üç yıldır mı? Beş yıldır mı? On yıl yirmi yıldır mı? İdeali on yıl ve ötesi bir tecrübe. İkincisi her yıl tane yapıyor mu? Ve değişik ameliyatlar yapıyor mu? Tek ameliyatı mı yapıyor? Üçüncüsü, yaptığı ameliyatlarda geri kilo alımı olduğunda, darlık olduğunda onları tekrar ameliyat edip düzeltebiliyor mu? Kaçak olduğunda stent veyahut da laparoskopiyle girip revizyon, direnler, takma becerisi var mı? Böyle bir altyapısı olan hastanede yaşıyor mu? Çalışıyor mu? En önemlisi tomografisi. Veyahut gerekli radyolojik donanımı, bunlara müsait bir hastane mi? Onun ötesinde yeterli destek ekibi var mı? Diyetisyeniyle, psikoloğuyla, hasta koordinatörüyle. Takibe hastaların yeterli yapılıyor mu? Bütün bunlar sonuç olarak birleştiğinde bariatrik cerrahi sonuç da tecrübeli merkezlerde, safra kesesi ameliyatı kadar riskli ama size kazandırdığı yaşam süresi bakımından da bugün için hiçbir hastalıkta verilen olmayan derecede çok daha üstün size sonuçlar veren bir tedavi biçimidir.</p>
<p>Aşırı şişmanlığın tedavisinde cerrahi tedaviler son otuz yılda benim yaptığım en önemli ameliyat grubunu içeriyor. Ama hastalarda gördüğüm en büyük korku ameliyattan sonra uyanamamak veya ameliyat sonrası oluşabilecek olan kaçak gibi bazı sorunlarla karşılaşmamak. Hemen literatür ve kendi serinle örnek vermek gerekirse genel olarak dünya ünitelerinde kaçak yüzde bir oranında görülebiliyor. Ayrıca genel anesteziden sonra uyanmamak diye de bir sorun yok. Kalkamamak genellikle anesteziyle ilgili değil. Ve obezite cerrahisi sonrasında da Herhangi bir şekilde böyle bir risk söz konusu değil. Insanların obezite cerrahisi sonrası yaşam süreleri uzuyor. Yaşam kaliteleri artıyor. Ve bütün dünyada bu ameliyatlar hızla yayılıyor. Ve birçok bilimsel yayında bu ameliyatları destekliyor. Obezite cerrahisi günümüzde gerçekten bu hastalar için bir yeniden hayata başlangıç. Lütfen gereksiz korkularınızı bir kenara atıp konuyu daha derinlemesine araştırarak bu tedavi seçeneğini gündeminize alınız.<br /> </p>
<p>Mide küçültme ameliyatları sonrası mide büyür mü? Çok sıkça sorulan bir soru. Şimdi Midenin büyümesi genellikle uzun dönemde özellikle birinci yıldan sonra bir miktar mevcuttur. Yani insanlar iki köfte yerken üç köfte yer hale gelebilir. Daha rahat hale gelebilir. Ama tutup da bir tabak yer hale gelmesi bir sorun olduğunu ifade eder. Yani Tekrar midenin baştaki haline gelmesi mümkün. Genellikle Karşılaştığımız sorunlar bize başka merkezlerden gelen vakalarda gördüğümüz midenin başta büyük bırakılması, başta büyük bırakılmanın da iki temel nedeni var. Bunlardan bir tanesi cerrahın tecrübe eksikliği nedeniyle özellikle tepe kısmındaki yağlardan temizleyerek o bölgeye girip diyafram dediğimiz kubbe kısmına kadar gitmemesi hemen zımbalayarak o bölgeden uzak fazla doku ve serbestleme işlemini yapma ve oriski almadan mideyi çıkartma düşünmesi ki o durumda midenin tepe kısmı kaldığı için birinci yıldan itibaren o midenin kalan dokusu fazla oldukça nın genişlemenin orantısal olarak fazla olmasına neden olmakta.Ayrıca alt tarafta yapılandarlıklar da yukarıda genişlemeye neden olabilmektedir. Midenin Büyümesinden ziyade midenin ilk ameliyatta büyük bırakıl Vakalarda ikinci defa midenin küçültülmesi mümkündür. Buhastalara bu şans verilmektedir o zaman aaa ikinci bir mide küçültme ameliyatı da mümkün olabilmektedir. Bu tüp midenin bize sunduğu bir avantajdır.Mide büyümesi özellikle ilk altı ayda ameliyat sonrası ilk altı ayda hemen orta yere çıkmaz. Bir yıl iki yıl sonrasında ortaya yere çıkar.Bir insan ameliyattan sonra ilk iki üç ayda çok az yiyebiliyor İşte bir iki köfteyi biliyor ama altıncı ayda bir anda altı sekiz yapabiliyorsa bu midenin başta büyük bırakıldığının bir göstergesi olabilir. O yüzden midenin bırakılıp bulunmadığı ancak ameliyat videoları seyrederek mümkündür. Ama çoğu ekip bu ameliyat videoları maalesef çekmiyor. O zaman yapmamız gereken yemek borusu mide filmleriyle ne kadar bir hacmi olduğunu tomografi eşliğinde değerlendirmekten başka bir seçenek kalmıyor.Mide büyümesi veya genleşmesini sağlayan veya neden olan en önemli faktörlerden birisi hastaya ait faktörlerdir. Onlarda gazlı içeceklerin çok tüketilmesi, tıkanırcasına yemek yeme sendromu, ameliyat sonrası hastaların yeterince psikolojik ve diyetisyen desteği almadan yalnız başına sadece ameliyatı alarak uzaklaşması, ekipten uzaklaşması, rehabilitasyon toplantılarına gelmemesi,hastanın bu konuda yeme ve içme alışkanlığını düzeltmesi katı sıvı ayrımını bir arada yapmaması gibi birçok faktöre bağlıdır. Dolayısıyla ameliyat olup hastaların ekibinden uzaklaşmaması ekibin toplantılarına katılması,rehabilitasyon toplantıları,varsa psikolojik, duygusal yemesorunları onun içinpsikoterapigörmesi ve diyetisyenleriyle de uzun süreli en az bir yıl hangi yiyecekleri hangi hızda ne sıklıkla öğrenmesi çok çok önemlidir.</p>
Biz yıllardır reflü hastalığıyla yaşıyoruz ve protonponpo inkürü denen asit düşürücü ilaçları içiyoruz. Bu ilaçlar tehlikeli mi? Ya da yan etkileri var mı? Çünkü zaman zaman gazetede, medyada bu konud…
…